Bergama’yı neye benzetirim biliyor musunuz?
Çok eskiden balıkçıların, İlya Çayı’nda balık tutmak için kullandığı özel olarak örülmüş sepetler vardı.
Boğazından içeriye doğru dar bir tünel oluşturacak şeklinde örülen bu sepet, çayın en akıntılı yerine yerleştirilirdi.
Sepetin daracık karanlık tünelinden geçmek zorunda kalan balıklar, geniş sepetin içine girdiğinde akıntıyla geri dönemediği için bir türlü çıkış yolunu bulamazlardı.
İri olanları av olurken, küçük balıklar balıkçının vicdanıyla çaya geri bırakılırdı..
Bergama’yı o balıkçı sepetine benzetirim hep.
Bu şehre giren, bir daha çıkamaz, ya da çıkmak istemez bir süre sonra..
Çıksa bile bir an önce geri dönmek ister..
Bu bağlılığı ve şehrin binlerce yıldır canlı kalmasını kendine özgü bir vicdana sahip olmasına bağlarım..
“Şehrin vicdanı da mı olurmuş” demeyin hemen..
Öyle bir vicdandır ki bu;
Yaşadığı dönemden 2500 yıl geçmiş olsa bile, Eczacılığın kurucusu olarak kabul edilen Hekim Galen’in, tedavi yaptığı ve “Ölümün giremediği yer” olarak anılan Aslepion’a doğru uzanan Galenos Caddesi’nin başına yani şehrin ortasına heykeli dikilmiştir..
Romalılara hediye edilmek istenen Pergamon Krallığı’nı, ilk köle isyanını da başlatarak savunan, insanlığa eşit, adil, sömürüsüz bir Güneş ülkesinin kurulabileceği umudunu aşılayan Aristonikos’un heykeli, bin yıllar sonra da olsa, Akrapol’ün eteğinde yerini almıştır, bir elinde kılıç, diğer elinde “Güneş Ülkesi”nin sembolüyle..
Hayatını Bergama Müzesi’nin kurulması için adayan, Çeşme’ye tayini çıktığı için öğretmenlikten istifa etme pahasına da olsa, şehri terk etmeyip tarihi gün yüzüne çıkaran Osman Bayatlı’nın, bu şehre yaptığı üstün hizmetlerini gelecek kuşaklara aktarmak için şehrin meydanına büstünün konulması, adının caddelere verilmesi, hatta adına bir toplu konut sitesi yaptırılması da bu şehrin vicdanından değil midir?
Yine Bergama yaşamına, müzeciliğine, kültürüne kattığı değerler, yaşadığı dönemde engellenmeye çalışılsa da, başına işler açsa da, doğru bildiğinden şaşmayan Haluk Elbe’nin adı da yaşatılmaktadır, her yerde ve adımda şehrin vicdanı sayesinde..
1977 Belediye seçimlerinde Ülkenin en genç Belediye Başkanı olarak seçilen Rıfat Serdaroğlu, 1980 darbesiyle görevini yarıda bırakmak zorunda kalmış, yargılanmıştır.
Ancak şehrin o bahsettiğim vicdanı, bu genç siyasetçiyi, siyasi yasaklar kalkar kalkmaz önce milletvekilliğine, sonrasında Bakanlığa, Parti Genel Başkanlığı’na taşımıştır..
Bergama Alibeylili Ali Osman Efe (Mavro), Kurtuluş Savaşında yaptığı kahramanlıklarla anılır.
Adına bir de türkü yakılır.
Kırmızı Buğday türküsü, Ali Osman Efenin Yunan askerlerince vurulma hikayesini anlatır. O zamanın Ayasköy İmamı tarafından yazılmıştır..
Şehrin yetiştirdiği sayısız değerli insanlardan biri de Gazeteci Şakir Süter’dir.
Hemen her köşe yazısında doğduğu şehrin tanıtımını yapan bu değerli gazetecinin büstü İzmir Caddesine konulmuş, adına her yıl Gazetecilik Yarışması düzenlenmektedir.
Bergamalı Kadri Heykeli, Ergün Şenlendirici Sokağı, Hüsnü Şenlendirici Parkı, Metin Altıok Parkı, Erdal Önder Spor Salonu, Mustafa Yazıcı, Böblingen ve Kaymakam Kemal Bey Caddeleri gibi sayısız örneklerde de görüleceği üzere bir çok değerli insanın adı ve hikayesi yaşatılmakta bu şehirde..
Yaşarken acı çektirir, eleştirir, sürer, üzer belki bu şehir evlatlarını.
Ama sonunda doğrunun hakkını verir..
Bir şehrin vicdanıdır işte bu..
Her geleni kendine çeken, hayran bırakan, sımsıkı bağlayan da o vicdandır kimbilir..
Hepimiz çaydaki o sepetten çıkmış küçük balıklarız belki de..
Büyük denizlere açılmış olsak bile, dönüp dolaşıp çaydaki o sepete giriveriyoruz, güvenli bir liman gibi..
Öyleyse, önce güzellikleri sonra da sepeti büyütmeliyiz hep birlikte..
Gönlüne, kalemine sağlık Erol kardesim, Bergama sevgisi aşkı ancak
Bu kadar güzel ifade edilir.
Şehre katkısı olanlar daima ölümünden sonra onure edilmişlerdir,ancak katki koyanların
Sağlıklarını onure edilmesi de çok önemli, orneklendirirsek Eyüp Eriş hocamiz bu kentle ilgili 10 adet 2700
Sayfa kitap yazmış bir hocamız.
Onun isminin Bkm.arastirma kütüphanesine verilmesi ile ilgili iki kez Belediyemize talepte bulunduk
Ancak olumlu bir sonuç alamadık.
Insallah bu ay ki toplantıda konu gündeme gelir.
Çok mu şey istedik Erol Kardesim.
Tebrikler…Bir solukta okunabilen ancak çok şey anlatan bir yazı…
Yine harika metafor yine çok sağlam bir yazı. Yüreğine sağlık