İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, El Nino etkisiyle denizlerin geç soğuduğunu, bu durumun, hava kütlelerini etkileyerek ani yağışlara yol açabileceğini kaydetti.
El Nino etkisiyle hava sıcaklıkları ekim ayında mevsim normallerinin üzerinde seyrederken, deniz yüzey suyu sıcaklıklarında da rekor seviyeler ölçüldü. Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre ekim ayında 20,79 santigrat dereceyle tüm zamanların en yüksek ekim ayı deniz yüzey suyu sıcaklığı kaydedildi. Bu sıcaklık, 1991-2020 ortalamasının 0,58 derece, El Nino’nun daha önce görüldüğü 2015 ekim ayından ise 0,27 derece üzerinde.
Türkiye’yi çevreleyen denizlerin yüzey suyu sıcaklıkları da ekim ayında geçmiş yıllar ortalamasının üzerinde gerçekleşti.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verilerine göre ekim ayında Karadeniz’in deniz yüzey suyu sıcaklığı 20,6 derece, Marmara’nın 20,8 derece, Ege Denizi’nin 24 derece ve Akdeniz’in 27 derece olarak kaydedildi.
1970-2022 ekim ayı deniz yüzey suyu sıcaklık ortalaması Karadeniz’de ekim ayında 19, Marmara’da 18,7, Ege Denizi’nde 20,7, Akdeniz’de ise 24,5 derece ölçülmüştü.
Buna göre, ekim ayında Karadeniz’de geçmiş yıllar ortalamasının 1,6, Marmara Denizi’nde 2,1, Ege Denizi’nde 3,3, Akdeniz’de ise 2,5 derece üzerinde sıcaklık ölçüldü.
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, sonbaharda olunmasına karşın denizlerin bu yıl El Nino etkisiyle geç soğumaya başladığını ve yüzey suyu sıcaklıklarının da yüksek seyrettiğini belirtti.
Isınmanın diğer denizlerde olduğu gibi Karadeniz’de de net bir şekilde görüldüğünü vurgulayan Gazioğlu, iklim değişikliğinin üzerine eklenen El Nino etkisinin Tuna Nehri’nde büyük bir baskı oluşturduğunu, Karadeniz’in su bütçesinin yüzde 60’ını sağlayan nehirde bu yıl yaşanan debi düşüklüğünün, denizin su ve ısı bütçesini derinden sarstığını ifade etti.
Prof. Dr. Gazioğlu şöyle devam etti:
“Tuna havzasında yaşanan kuraklığın benzerinin, Karadeniz su bütçesine tatlı su girdisi sağlayan diğer nehirlerde de yaşanmasıyla azalan karasal su girdisi, Karadeniz’in yüzey sularının sıcaklıklarında etkili oluyor. Tüm bunlar El Nino etkisiyle mevsim normallerinin üzerinde devam eden hava sıcaklıkları ve özellikle çeşitli bölgelerde neden olduğu kuraklıkla ilişkili. Artık en azından istatistiksel olarak biliyoruz ki El Nino, yaşadığımız coğrafyada daha yüksek bir etkiye sahip. Diğer bildiğimiz çarpıcı gerçeklik ise geçmişte 7-8 yılda bir oluşmaktayken, El Nino’nun artık ortalama 3-4 yılda bir tekrarlanma olasılığı olduğu.”
Karadeniz’deki ısınmanın etkisinin Türkiye’nin tüm denizlerine yansıdığını anlatan Gazioğlu, Karadeniz’den gelen ve Çanakkale Boğazı üzerinden Ege Denizi’ne ulaşan su kütlelerinin, önceki yıllara oranla yaklaşık 1 derece daha sıcak olduğunu ve bu nedenle sıcaklık transferi yaşandığını bildirdi.
Gazioğlu, “Bunun en önemli etkisi, yüzey sularının ortalama 3 ayda yenilendiği ve zaten oksijensizlik sıkıntısı yaşayan Marmara ve Ege Denizi’ndeki soğuk su sirkülasyonun, daha az soğuma nedeniyle derinlere ulaşamaması oluyor.” dedi.
Deniz yüzey sularındaki ısınma nedeniyle Atlantik kökenli akıntı sisteminin Karadeniz’e taşıdığı soğuk suyun son birkaç yıldır görülmediği bilgisini paylaşan Gazioğlu, Anadolu kıyılarındaki yoğun, besin açısından zengin soğuk dip suyunun da Ege Denizi’nde yeterince soğuma gerçekleştiremediğinden bahsetti.
Akdeniz’in dolaşım sisteminin okyanustaki ana akıntıya benzeyen bir sistem olduğunu ve ısınmanın, akıntı sistemine ve deniz ekosistemine etkilerini takip edeceklerini kaydeden Gazioğlu, kasım ayında da yüksek seyreden atmosfer sıcaklıklarının deniz suyu sıcaklıklarına etkisinin mutlaka görüleceği tahmininde bulundu.
Gazioğlu, yüksek seyreden deniz suyu sıcaklıklarının etkileri hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
“Denizlerin soğuyamaması aynı zamanda hava kütlelerini etkileyerek odaklaşan, ani yağışlara neden oluyor. Bunu cumartesi günü İstanbul’da etkili olan yağışlarda gördük. Hava kütleleri deniz üzerinden geçerken, nem açısından doygunluğu artıyor. Soğumayan denizler daha fazla su buharının atmosfere taşınmasına hizmet ediyor. Atmosferin alt ve üst katmanlarındaki ısı farklılıkları nedeniyle hava kütleleri daha sıcak bölgelere geldiklerinde ani şekilde üst katmanlara doğru hızla yükselirken taşıdıkları nemi yağış olarak aynı hızla boşaltıyor.”
İlerleyen yıllarda balık göçlerinin yaşandığı sıcak-soğuk su katmanlarının oluşmaması veya sınırlı şekilde oluşması nedeniyle El Nino’dan en fazla balıkçılığın etkileneceğinin altını çizen Gazioğlu, belirli sıcaklıktaki su kütlesinin hareketliliğinin değişmesinin, tatlı su girdisinin azalmasının veya olmamasının, balıkçılık bölgelerinin değişmesine neden olacağı uyarısı yaptı.
Gazioğlu, sözlerini, “Bütün bunların yanında, ekosistem etkilerinin ne olacağı, ısınmanın derinlere sirayet edip etmeyeceğinin takip edilmesi gerekiyor.” diyerek tamamladı.
El Nino, küresel bir okyanus-atmosfer olayıdır. El Nino ve La Nina, Doğu Büyük Okyanus yüzey sularının sıcaklığındaki büyük salınımlar ve bunların yol açtığı atmosferik olayların genel adı olarak kullanılmaktadır.
El Nino, küresel bir okyanus-atmosfer olayıdır. El Nino ve La Nina, Doğu Büyük Okyanus yüzey sularının sıcaklığındaki büyük salınımlar ve bunların yol açtığı atmosferik olayların genel adı olarak kullanılmaktadır.
El Nino’nun atmosferik imzası olan Güney Salınımları, Tahiti ve Darwin bölgelerindeki aylık veya mevsimsel hava basıncı değişimleridir. Mayıs 2023 itibarıyla El Nino aktif durumdadır.
El Nino, İspanyolca’da “Küçük Oğlan” anlamına gelir. Güney Amerikalı balıkçılar ilk olarak 1600’lerde Pasifik Okyanusu’nda olağandışı ılık su dönemlerini fark ettiler. Bu olaya El Nino adı verdiler.