Eğitimi Yeniden Kurgulayabilmek…

Eğitimi Yeniden Kurgulayabilmek…
Yayınlama: 28.07.2023
A+
A-

Bir dünya hayal edin, her çocuğun kendisine uygun bir iklimde eğitim alabildiği, birileriyle yarışmadan, birilerini elemeden, zorbalığa uğramadan ve kendini ifade edebildiği, özünü bulabildiği eğitim sistemine sahip bir dünya. Bu mümkün olabilir miydi?

Cevapları duyar gibiyim. Her aile aynı hassasiyette değil, her şehir eğitim için eşit şartlara sahip değil, her toplum böyle bir eğitimi kurgulayabilmek için maddi kaynaklara sahip değil, her öğretmen bunu düşleyebilecek kadar hassas değil, her eğitim yöneticisi böyle bir sistemi kurmaya muktedir değil. Evet haklısınız belki de bu mümkün değil. Baştan kabul edelim o zaman “EĞİTİM” kendi içinde birçok değişkene sahip zorlu bir denklem. Bu durumu kabul edelim ve siyaset konuşalım, ekonomi konuşalım, spor konuşalım ama asla eğitim konuşmayalım. Eğitim konuşmaları, öğretmenler odasında, ebeveynlerin arasında ve öğrencilerin sızlanmaları içinde kalmalı. Eğitimin çarkları bizi istediği şekilde ezmeli, eğmeli, standartlaştırmalı, bizi biz yapan tüm özelliklerimizi görmezden gelmeli ve yeteneklerimiz hiç keşfedilmeden bizimle birlikte, hayat telaşı içinde kaybolup gitmeli. Hatta bazılarımızın o güzel yeteneklerini keşfedişi ölüm sebebi olmalı. Mesleklerimizi edinebilmek için kıyasıya rekabet ettiğimiz ulusal sınavlar, o mesleğe ait olup olmadığımızı hiçbir zaman belirlememeli. Diplomalı işsizler ordusu ile ekonomiyi konuşmalıyız. Para kazanma telaşı içinde yeteneğinin, kendinin farkına varamayan milyonlar ile ekonomi, spor ve siyaset konuşmalıyız. Eğitimi tartışmak gereksiz.

“Öğretmenim” dedi Rüzgar. Usulca anlattı tüm olup biteni. “Doğukan, çok severdi yüzmeyi. Hem de dondurmadan daha çok severdi. O gün babası gitme dereye yüzmeye dedi. Sana dondurma yedireceğim. Ama dinlemedi. Hep birlikte dereye yüzmeye gittik. Çok mutlu çok neşeliydi. Öyle bir yüzerdi ki çok hızlıydı. Hocam çok yetenekliydi bir görseniz. Durup dinlenmeden yüzdü. Sonra yorgun düştü. ‘git amcamı çağır ben artık yüzemeyeceğim’ dedi. Ben yüzdüm son gücüme kadar. Amcasına seslendim. Geldiler. Suyun içinde aradılar bir süre bulamadılar. Sonra buldular. Yaşıyordu öğretmenim sonra suyu boşalttılar ama yolda ölmüş!” dedi. Rüzgar bunları söylerken Doğukan’ın okula sığamayışı geldi gözümün önüne. Aslında çok zeki bir çocuktu ancak okul ona yetmiyordu. Bu nedenle duru durağı yoktu. Yüzmeyi böylesine seven bir çocuk, okulda keşfedilememişti. Yaz tatilinde profesyonel eğitimi alabilmesi için yeterli imkana sahip değildi. Küçücük köyünün içinde köyüne dahi sığamamış ruhu kocaman bir çocuktu. E hadi gelin bugüne kadar susup konuşmadığımız gibi sessiz kalalım. Doğukan’a, Rüzgar’a ve ülkemin dört bir yanında yeteneklerini keşfedemediğimiz için okulda “BAŞARISIZ” yaftası yiyen her çocuğa biz de birer ağıt yakalım. Tıpkı Doğukan’ın annesinin ağıtları gibi. Anlattığım bu olayı bugün yaşadım. İzmir’in Kınık ilçesinin Elmadere mahallesinde yaşıyordu Doğukan AY. 6.sınıfı bitirmişti. Benim öğrencimdi. Allah rahmet eylesin.

Özür dilerim Doğukan, okulda bir havuzumuz yoktu. Özür dilerim Doğukan daha önce yüzmeyi ölesiye sevdiğini keşfedemediğimiz için. Özür dilerim sana layık, seni keşfedebileceğimiz bir eğitim sistemi kuramadığımız için. Biliyorum bu özürlerin hiçbir kıymeti yok. Ancak yine biliyorum ki, bugün eğitimi konuşmak; yarın için milyonlara ışık olacak. Öyleyse “Eğitime Dair” köşemizde okuyucularımızın, ülkenin, dünyanın eğitimle ilgili her detayı konuşmaya, tartışmaya çalışacağız.

Eğitimi yüceltebildiğimiz nice güzel günlere ulaşmak dileğimle…

Fevziye Dağ

okulutartismak@gmail.com

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.