Ertelenen Süper Kupa finali |  Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yapılması gereken ne varsa onu yapmaktan çekinmeyiz”

Ertelenen Süper Kupa finali |  Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yapılması gereken ne varsa onu yapmaktan çekinmeyiz”
Yayınlama: 31.12.2023
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimlere ilişkin açıklamalarda bulundu. “31 Mart, İstanbul’u aslına rücu ettirmek için çok önemli.” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’daki Süper Kupa finalinin ertelenmesi ile ilgili de “Yapılması gereken ne varsa onu yapmaktan çekinmeyiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri programına katıldı. Törende yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “31 Mart, İstanbul’u aslına rücu ettirmek için çok önemli.” diye konuştu. Ertelenen Süper Kupa finali ile ilgili de Erdoğan, “Yapılması gereken ne varsa onu yapmaktan çekinmeyiz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın törende yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

Büyük şair Necip Fazıl Kısakürek’i rahmetle yad ediyorum. Kaleme aldığı eserlerle, zor zamanlarda verdiği mücadeleyle, sergilediği dik duruşuyla merhum üstadımız, deha derecesinde bir inşa kudretine sahip mümtaz bir şahsiyetti.

Yeni yetişen gençlerimizin, üstatlarından devraldığı emanetleri hakkıyla taşıyıp, daha da yücelterek kendilerinden sonrakilere en güzel şekilde teslim edeceklerine inanıyorum.

“TÜRKİYE’NİN DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKIYORUZ”

Necip Fazıl Ödülleri ile sadece büyük şairimize vefa borcumuzu ödemekle kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin değerlerine de sahip çıkıyoruz.

Üstat, Türkiye’nin en sancılı, en zor döneminde yaşadığı nice savaş, darbe, ekonomik dar boğazlar gördü. Türk siyasetinin değişimine tanıklık etti.

“AYASOFYA CAMİ-İ KEBİR ASLINA RÜCU ETTİ”

Allah’a hamdolsun 80 yıllık hasretin ardından zincirleri hep birlikte kırdık ve Fatih’in vasiyetine uygun olarak Ayasofya’yı asli kimliğine tekrar kavuşturduk. Ayasofya Cami-i Kebir aslına rücu etti. Birlikte bu başarıldı. Üstadın hayalini kurduğu şekilde tıpkı bir kitap gibi, tıpkı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi bu yüce mabedi açmayı başardık. Rabb’ime bir kez daha bizlere bu onuru, bu şerefi, Ayasofya’nın esaretine son verme bahtiyarlığını bahşettiği için sonsuz hamdediyorum.

Ayasofya’yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak, bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğüdür. Ayasofya’nın yanındaki birçok müktesebat rahmetli Kadir Bey zamanında yenilendi, fakat şu andaki zat, oradaki birçok eseri kaldırarak boşaltılmış bir harabeye döndürdü.

“31 MART ÇOK ÖNEMLİ”

Bunlara hiçbir şey bırakılmaz, inanın öyle. Bunlar ülkeyi bile çırılçıplak hale getirirler. Geldiğimiz zaman çöp, çukur, çamurdu İstanbul. Öyle almıştık. Ama kendilerine nasıl bir İstanbul teslim ettik, ortada. Onlar şimdi yine ne yaptılar? Aynı hale dönüştürdüler, dönüştürüyorlar. Onun için 31 Mart çok önemli. Yeniden İstanbul’umuzu, Türkiye’mizi aslına rücu ettirmek için 31 Mart çok önemli.

Ayasofya’yı biz açtık, ama onu koruyacak olanlar elbette gençlerimizdir. Gençlerimizin bu mukaddes emanete layıkıyla sahip çıkacağına yürekten inanıyorum.

“SİYASETTEKİ VESAYET SİSTEMİNİ BİTİRDİK”

Sinemadan tiyatroya, romandan müziğe kadar birçok alanda iç içe geçmiş çok katmanlı ilişkilere rastlıyoruz. Bu ilişkiler, ülkemizde yeni kabiliyetlerin çıkmasına engel teşkil etmektedir. Hükümet olarak son 21 yılda attığımız kararlı, cesur ve dirayetli adımlarla siyasetteki vesayet sistemini hamdolsun bitirdik. Türk siyasetini, tarihinin en çoğulcu, en renkli, temsil kabiliyeti en yüksek yapısına kavuşturduk ama kültür sanat alanındaki vesayeti sona erdirmekte henüz muvaffak olamadık.

Türkiye’ye dair pek çok tartışmada bu zihniyetin tarafgir ve karanlık yüzüne şahit oluyoruz. Örneğin, sırf kendi dünya görüşlerinden olduğu için katillere, tacizcilere, teröristlere, ülke ve millet düşmanlarına leke kondurmuyorlar. Müzik kutusu misali parasını verenin plağını çalan bu çevrelerin temel özelliği, her seferinde ülkenin ve milletin karşısında konumlanmalarıdır. Lafa gelince demokrasiyi kimseye bırakmazlar. Ancak 27 Mayıs ve 28 Şubat darbecilerini alkışlamaktan da geri durmazlar. Hak ve özgürlükler konusunda ahkam keserler fakat başörtüsü yasağını savunmakta hiçbir beis görmezler. Sürekli barıştan, yaşamdan, bir arada yaşamaktan bahsederler ama bölücü terör örgütünün kalemşorluğunu yapmaktan gocunmazlar.

GAZZE TEPKİSİ

İnsan haklarında mangalda kül bırakmazlar ama Gazze’de üç aydır devam eden İsrail vahşeti karşısında çıkıp bir kelime etmezler. Hatta, Hamas bahanesiyle İsrail’in devlet terörünü günümüzün Führer’i Netanyahu’nun soykırım politikasını meşrulaştırmaya çalışırlar. Bunları ülkenin, milletin menfaatine, demokrasimizin hayrına olan hiçbir meselede ortalıkta göremezsiniz. Ama vesayetçiler adına gazete köşelerinden, darbeciler adına televizyon ekranlarından sağa sola ayar verirken mutlaka görürsünüz. Hasılı, nerede Türkiye’ye ve Türk milletine karşı bir eylem hazırlığı varsa bunların tekmili hepsini birden ön safta muhakkak bulursunuz. Son dönemde bu çevrelerin giderek artan pervasızlıklarını, kendileri dışında herkese hakaret ederek susturmaya çalışmalarını ülkemizin kültür sanat, spor ve medya camiasında kurdukları ahbap çavuş düzeninin artık dağılmaya başladığının işaretleri olarak değerlendiriyoruz.

Biz de son 21 yılımızı burada yaşadığı halde bize Paris’ten, Londra’dan, Washington’dan, hatta ve hatta Kandil ve Pensilvanya’dan seslenen Batı’nın gönüllü lejyonerleriyle mücadeleyle geçirdik. Diğerleri gibi inşallah bu mücadelemizden de zaferle çıkacağız. Türkiye’nin kültür sanat iklimi, mutlaka hak ettiği seviyelere ulaşacaktır. İnşallah bunu da sizlerle birlikte başaracağız.

SÜPER KUPA’DA YAŞANANLAR

Sözlerime son vermeden önce dün gece yaşanan hadiselerden duyduğumuz üzüntüyü burada altını çizerek vurgulamak istiyorum. Biz futbol başta olmak üzere Türk sporunun tartışmalarla değil, başarılarla gündeme gelmesini arzu ediyoruz. Hangi sebeple olursa olsun sporun günlük siyasi rekabetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır, hatalıdır, sporumuza hiçbir faydası yoktur. Dün geceden itibaren muhalefet partilerinin yaptığı açıklamaları istismar siyasetinin yeni örnekleri olarak görüyoruz. Cumhuriyet 85 milyonun ortak değeridir. Gazi Mustafa Kemal, bu ülkenin banisidir. Daha düne kadar, affınıza sığınarak söylüyorum ‘Siz Atatürk’ün askeri değil, itlerisiniz.’ diyenlerle el ele, kol kola yürüyenlerin bugün söylediklerinin bizim nazarımızda hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Türkiye’nin ve Türk milletinin onurunu, haysiyetini, şerefini bizim nasıl savunduğumuzu CHP bilmese de tüm dünya çok iyi biliyor. Ülkemizin itibarını, bizim nasıl koruduğumuzu muhalefet bilmese de tüm insanlık gayet iyi biliyor. CHP ve şürekası ders vermeyi bıraksınlar, şayet samimiyseler gitsinler önce bölücü örgütün uzantısı ittifak noktalarından hesap sorsunlar.

“YAPILMASI GEREKEN NE VARSA ONU YAPMAKTAN ÇEKİNMEYİZ”

Dünkü olayın mecrasından çıkarılarak şov ve provokasyon malzemesi yapılmasına müsaade edemeyiz. Hele hele müessif bir olay üzerinden milletin inancına ve mukaddesatına ahlaksızca dil uzatılmasını hiçbir şekilde mazur göremeyiz. Bu konuda yapılması gereken ne varsa, hangi adım atılması gerekiyorsa onu yapmaktan çekinmedik, çekinmeyiz. Dünkü hadiseden dolayı futbolseverlere, 20 yılım futbolla geçti, bunlar gibi tribünden seyretmedik ve spor camiasına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tüm kulüplerimizden, sporun barışı, dayanışmayı, işbirliğini temsil eden fair play ruhuna samimiyetle sahip çıkmalarını bekliyorum.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.