TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle TBMM’de bir araya geldiği toplantıda gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı. Kurtulmuş, gelecek hafta TBMM’nin 28. Dönemi’nin 2. Yasama Yılı’nın açılacağını anımsattı.
Numan Kurtulmuş, parlamentonun bu döneminde Cumhuriyetin ikinci asrına gireceği için tarihi bir dönemin eşiğinde olunduğunu söyleyerek, Meclis’in bu döneminde çok sesli, çok farklı partilerin siyasi görüşlerinin yer alacağına işaret etti.
Kurtulmuş, “Ümit ediyorum ki 28. Dönem’de kalıcı işler yapabilmek nasip olur. TBMM’de, ülkemizin ihtiyacı olan konularda hep beraber, birlik içerisinde demokratik teamülleri sonuna kadar en iyi şekilde kullanarak ve farklı fikirlerin karşılıklı çatışmasından hakikatleri ortaya çıkararak yolumuza devam ederiz. Açıkçası bu süreçte TBMM’de çalışacak milletvekili arkadaşlarımıza, Meclis’in mehabeti, saygınlığını artırmak konusunda ne kadar büyük görevler düşüyorsa, siz basın mensubu arkadaşlarımıza da aynı şekilde sorumluluklar düşüyor.” diye konuştu.
TBMM’deki herkesin, Türkiye’nin önündeki meseleleri çözecek iradeyi ortaya koyacağını, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ilişkin “Sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye Yüzyılı”na yönelik hedefleri gerçekleştirmek için gayret edeceğini de dile getiren Kurtulmuş, yeni dönemin ülkeye ve millete hayırlı olması temennisinde bulundu.
”YENİ ANAYASA BİR MECBURİYETTİR”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bunların başında yeni bir anayasa yapma mecburiyetinin geldiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yeni bir anayasa mecburiyeti ortadadır. Demokratik olarak Türkiye’nin önünü açacak önemli çalışmalardan birisidir ve haddizatında 12 Eylül Anayasası’nın kabul edildiği günün neredeyse ertesi gününden itibaren uzun yıllar boyunca Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacı hep tartışılmıştır. Hem siyaset çevrelerinde hem hukukçular arasında hem akademik çevrelerde tartışılmıştır. Dolayısıyla yeni bir anayasa yapmak, Türkiye’nin boynunun borcudur. Cumhuriyetimizin ikinci asrına yakışan önemli bir adım olacaktır. Bunun için hiçbir ön yargı olmaksızın bu çalışmaları inşallah güçlü bir şekilde başlatarak sonuç almayı hedefliyoruz.”
“ANAYASA MESELESİ BİR FANTEZİ DEĞİL, BİR İHTİYAÇTIR”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, 12 Eylül askeri darbesinin Türkiye’ye siyasi, sosyal, insani bedeller ödettiğini vurgulayarak, “Ama 12 Eylül darbesinin en kalıcı arızalarından birisi, en kalıcı sonuçlarından birisi darbecilerin kendilerinin kontrolünde olacak bir gelecek inşa etmek için yaptırdıkları 12 Eylül, yani 1982 Anayasası’dır. Dolayısıyla geleceği dizayn eden, yıllarca mücadele ettiğimiz ve konuştuğumuz konularda bürokratik oligarşi dediğimiz, seçilmişler yerine atanmışların, milli irade yerine belli seçkin zümrelerin iradesini esas alan bir anayasa dizayn edildi. Şimdi artık bu anayasadan bir şekilde kurtulmak zorundayız. Bu boynumuzun borcudur.” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, milletin 15 Temmuz hain darbe girişimini önleyerek darbeci geleneğin önünü kestiğine işaret ederek, “Şimdi bu darbeci geleneğin önünü açan anayasadan kurtulma vaktidir. Ben, 28. Dönem’in bu anayasayı gerçekleştirebilecek güce, siyasi iradeye, kararlılığa ve millet desteğine sahip olduğu inancındayım ve inşallah gerçekleştireceğiz.” diye konuştu.
Numan Kurtulmuş, Anayasa, TBMM İçtüzüğü, Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Yasası’nın, ülkenin demokratik topografyası açısından önemine işaret ederek, söz konusu düzenlemelerde sürekli değişiklikler yapıldığını hatırlattı. Kurtulmuş, “1982 Anayasası da 19 kez değiştirilmiştir ama Anayasanın ruhu ve esas kaidesi hala burada durduğu için bir anayasa değişikliğine ihtiyaç vardır. Bu 4 temel hukuk metninin daha demokratik hale getirilmesi, milleti taşıyabilecek bir güce kavuşturulabilmesi de TBMM’nin önemli sorumluluklarındandır.” dedi.
Anayasa değişikliği tartışmalarına değinen Kurtulmuş, “Anayasa meselesi bir fantezi değil, bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir. Ayrıca sadece siyasi parti veya partilerin anayasası olmaz. Milletin anayasası olur. Bu süreçlerin çok ciddi ve yoğun bir katılımla, tabii ki yüzde 100 herkesin desteğini almak mümkün olmayabilir, ama en büyük konsensüsle sağlanabilmesi ve millete ait bir anayasa yapılabilmesi bu süreçte önemli hassasiyetlerimizden birisi olmalıdır.” sözlerini sarf etti.
“TBMM ANAYASA TARTIŞMALARININ ÖNCÜSÜ VE MERKEZİ OLACAKTIR”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sivil, katılımcı ve demokratik anayasanın Türkiye’nin gelecek nesillere karşı bir sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, yeni anayasa konusunda siyasi partiler ve hukuk çevrelerinde bir müktesebat bulunduğunu anlattı. Kurtulmuş, “Bu büyük müktesebatın yeniden harekete geçirilmesi ve fikri olan herkesin fikrinin ortaya konulabilmesi için bir siyasal iklim oluşturmak durumundayız.” dedi.
Türkiye’nin anayasa ihtiyacının, doğru zeminlerde, doğru yöntemlerle tartışılmasının ve çok geniş kitlelerin bu konudaki fikirlerini yapıcı bir üslupla ortaya koymalarının temin edilmesinin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Eğer siyasi iklimi doğru bir şekilde oluşturmayı başarabilirsek ben Türkiye’nin bu dönemde yeni anayasayı yapabilecek bir imkana kavuşacağı kanaatindeyim. Bu anayasa tartışmaları içerisinde önemli hususlardan birisi de şudur, siyasal iklim içerisinde farklı çevrelerin görüşleri mutlaka dile getirilecek ama sonuç itibarıyla TBMM anayasa tartışmalarının öncüsü ve merkezi olacaktır. Anayasayı millet adına Meclis yapacağına göre, bu tartışmanın doğal olarak TBMM’nin uhdesinde ve TBMM’nin öncülüğünde dile getirilmiş olması, siyasi iklimin ve zeminin doğru yönlenmesi bakımından da şarttır kanaatindeyim.”
“ANAYASAYI BİR SİYASİ GÜNDEM OLARAK ELE ALMAMALIYIZ”
Anayasanın bir siyasi gündem olarak ele alınmaması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, “Anayasa bir siyasi gündem değil, bir Türkiye gündemi olarak gündeme gelmeli, tartışılmalı.” diye konuştu.
Teklif parlamentonun gündemine gelene kadar; bu tartışmanın, siyasetin de sivil toplumun da akademinin de hukuk çevrelerinin de gündeminde olması gerektiğini anlatan Kurtulmuş, “En geniş mutabakatı sağlayacak şekilde yolumuza devam etmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
Anayasanın özelliklerine ilişkin görüşünü dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Birincisi; anayasa, yeni bir anayasa olmalıdır. Ruhuyla, diliyle ve içeriğiyle yeni olması lazım. Onlarca kere, içinde değişiklikler yapıldı. Ama ruhu hala korunarak duruyor. Yeni bir anlayışla ruhunu, içeriğini ve dilini yeniden ele aldığımız bir anayasa olmalıdır.
İkincisi; sivil bir anayasa olmalıdır. Yani milli iradeyi ve milli egemenlik fikrini esas alan; onun üzerinden nasıl bir Türkiye inşa edeceğini, Türkiye’nin ihtiyacı olan konuların ne olduğunu dile getiren bir anlayışla bunun yapılması gerekir. Sivil anayasadan kasıt sadece askerlerin yaptırdığı ya da yaptığı anayasalar olmaması değil, aynı zamanda toplumun bütün kesimlerinin, sivil toplum kesimlerinin işin içerisine girdiği ve fikirlerini rahat bir şekilde dile getirdiği bir sürecin olmasıdır. Milli iradeyi ve milli egemenlik fikrini merkezine oturtturan sivil bir anayasaya ihtiyacımız var.”
Üçüncü temel özellik olarak ise bu anayasanın özgürlükçü olması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“82 Anayasası’nda olduğu gibi kısıtlayıcı, daraltıcı bir anayasa değil, bireysel hak ve özgürlükleri genişleten ve teminat altına alan bir anayasa olmak mecburiyetindedir.
Dördüncü temel nitelik ise kuşatıcı ve çoğulcu bir anayasa olmasıdır. Toplumun bütün farklı kesimlerinin, kendisini burada temsil edilmiş gördüğü bir metnin ortaya çıkması, bir fikir etrafında bunların oluşturulması… Herkesin uzlaştığı bir metnin ortaya çıkma imkanı olmayabilir. Ama kahir ekseriyetinin, ‘Evet bu iyi oldu; Türkiye’yi, cumhuriyetin ikinci asrına taşıyabilecek bir metin ortaya çıktı’ diyebileceği bir anayasa olmalıdır. Bunun için de kuşatıcılık ve çoğulculuk fikri ciddi bir şekilde bu anayasanın taleplerini oluşturmalıdır kanaatindeyim.
Beşinci temel özelliği ise medeniyet değerlerimizi esas alan ve gelecek hedeflerimize uygun düşen birey odaklı bir anayasanın yapılmasıdır.”
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” fikrine işaret eden Kurtulmuş, “Yeni anayasa, ‘Devleti yaşat ki insan yaşasın’ fikrinin üzerine değil; ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, devlet ebed müddet olsun.’ fikri üzerine olmalıdır” dedi.
Türkiye’nin siyasi tecrübesinin birey odaklı bir anayasanın hazırlanabilmesi için yeterli olduğuna inandığını söyleyen Kurtulmuş, “İnşallah bu dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sorumluluğunu da yerine getirecek kuvvettedir, güçtedir, siyasal birikime sahiptir.” değerlendirmesinde bulundu.
İkinci temel hedeflerinin de “Meclis İçtüzüğü meselesi” olduğunu belirten Kurtulmuş, “Belki anayasa çalışmalarından daha önce bunun gündeme getirilerek, süratle Meclis’in çoğunluğunun kabul edebileceği bir içtüzüğün gerçekleşmesi lazım.” dedi.
Meclis ara vermeden evvel diğer siyasi parti gruplarıyla da görüşmelerinin olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, “Her görüşmede arkadaşlarımız ‘evet bu içtüzükle bu iş olmuyor’ diyor. Öncelikle Meclis’in etkin çalışmasının temin edilmesi lazım. Bunun için komisyonların ciddi şekilde çalıştırılması gerekiyor. Meclis’te, özellikle yasa tekliflerinin oylanması noktasında, görüşmelerde gayriinsanı görüntülerin ortaya çıkmayacağı bir sistem kurmak durumundayız.” diye konuştu.
“ANAYASA’DAN ÖNCE MECLİS İÇTÜZÜĞÜ’NÜN ÇIKARILMASI MÜMKÜNDÜR”
Kurtulmuş, Meclis’in çalışma takvimine değinerek, “Arkadaşlar söylediler. 37 saat kesintisiz Meclis oturumunun yapıldığı toplantılar olmuştu. Bu insani bir çalışma düzeni değildir. Başta bütçe olmak üzere çok uzun tartışma dönemleri, çok uzun karşılıklı söz almak, sataşmak ve onlar üzerinden saatler süren tartışmalar. Ayrıca normal çalışmalarda da grup önerileri gündeme geldiğinde gece geç saatlere kadar esas gündeme geçemeden gündemin grup önerileri ile meşgul edilmesi… Bütün bunların hepsi dizayn edilebilir.” ifadelerini kullandı.
Meclis İçtüzüğü vasıtasıyla yasama kalitesinin artırılması milletvekilinin ve Meclis’in saygınlığının artırılması ile ilgili adımların da atılabileceğini belirten Kurtulmuş, “Bu anlamda partiler arasında bir uzlaşı ile ümit ediyorum ki anayasadan önce Meclis İçtüzüğü’nün çıkarılması mümkündür ve daha kolay bir adım olacağı kanaatindeyim. Hep beraber Meclis’in itibarının artırılması için gayret sarf etmemiz gerekiyor. Bu tek tek her milletvekili arkadaşımızın üzerinde duracağı bir sorumluluk alanı olduğu gibi Türkiye gündemini belirleyenlerin de özellikle medyanın da Meclis’in itibarını artıracak çalışmalara özendirici bir şekilde destek vermesini talep ediyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’de bugüne kadar Meclis İçtüzüğü konusunda çok çalışma yapıldığını anlatan Kurtulmuş, kendisinin de yaz boyunca içtüzük üzerine bir çalışma yaptığını ve nelere ihtiyaç olduğu konusunda notlar aldığını söyledi. Parti gruplarının da bu konuda çalışma yaptığını bildiğini aktaran Kurtulmuş, ön yargısız, herhangi bir çerçeve ile sınırlama yapmaksızın parti gruplarının yaptığı çalışmalardan sonra ortak bir komisyon kurularak Meclis İçtüzüğü çalışmasının gündeme getirilebileceğini belirtti.
TBMM Genel Kurulu’nda muhalefetin konuşma süreleri konusundaki önerileri sorulan Kurtulmuş, “Burada asıl olan muhalefetin gerçekten söz hakkının korunması. Bunun için komisyonların iyi çalışması gerekiyor. Plan Bütçe Komisyonu çalışıyor ama ihtisas komisyonlarının da iyi çalıştırılmasının Genel Kurul görüşmelerini çok rahatlatacağı kanaatindeyim. Bir daha Genel Kurulda yoğun tartışmaların, lüzumsuz ve saatler süren atışmaların olmayacağı, daha nezih bir ortamın olabilmesinin ön koşulu, komisyonların iyi çalışması, komisyonlarda söz haklarının korunması. Bunlar sağlanabilir, zor şeyler değildir. Meclisin Genel Kurul görüşmelerini rahatlatmak bakımından da bunun gerekli olduğunu düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.