Unutmayalım, unutturmayalım!

Yayınlama: 01.08.2024
A+
A-

TAŞ YERİNDE AĞIRDIR-145

Düşünceli ve masum mermer!

Tarihi eserler bize geçmişi anlattığı, öğrettiği gibi o dönemlerdeki yaratıcı sanatçıların, insan yeteneğinin ulaştığı yüksekliği gösterir.

İnsanın ufkunu açar, yaşadığı günü daha iyi kavramasına yardımcı olur.

Derin derin düşündürür.

Yeni yapıtlara esin verir.

Bunun için yüksek gelişmişlik düzeyine ulaşmış ülkelerde çocuklara sık sık müzelerde, tarihi yapılar ortamında ders verildiği görülür.

Görgü arttıkça bilinç de artar.

Yaşam daha yüksek bir anlam taşır.

Parçaları 19.yüzyıl sonunda Almanya’ya kaçırılan, bundan yaklaşık 2200 yıl önce yapılmış Bergama’nın Zeus Sunağının muhteşem frizleri, heykelleri; onları Berlin’deki Pergamon Müzesi/Hapishanesinde gören insanlara neler neler fısıldamaz ki!

Bergama Akrapolündeki ıssız temelleri çevresinde dolaşan insanlara, Berlin’e kaçırılmış parçalarına olan özlemini nasıl anlatmaz ki!

Hangi güzellik seven yöneticinin onu yaptırdığını, hangi hünerli ellerin onu biçimlendirdiğini, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen hangi hoyrat ellerin onu yerinden söküp kaçırdığını!

Öz yurdunun Anadolu olduğunu!

Bu eserlerin en anlamlılarından biri, bir yanı açık dörtgen biçiminde tasarlanmış muhteşem Zeus Sunağının iç avlusunu çevreleyen duvarları süsleyen “Telephos” frizleri denilen resimli mermer kabartmalardır.

Konsept olarak eşsiz, sanatsal olarak çığır açan, kent belleği oluşturmak açısından örnek alınacak bir sanat eseridir onlar.

İbret alınacak öyküler içeren Pergamon kuruluş söylencesini bir çizgi roman oluşturulurcasına mermere çizilmiş Telephos frizleri, heykelimsi kabartmalar Bergama tarihinin oluşum simgesidir.

O çağda Batı Anadolu’ya 150 yıl egemen olmuş Pergamon kentinin kişiliğini yansıtan, o görkemli başkentin bir parçasıdır.

Dünya’da böyle uzun öyküler anlatan, eşsiz hünerle işlenmiş mermerler; parçaları sıra sıra dizilmiş tematik eklemeli plastik sanat eseri pek azdır ya da yoktur.

Ortaçağ’da bütün Avrupa’ya yayılan; dinamizm, derinlik, abartı içeren Barok usulü sanatın kökleri Zeus Sunağını yaratan Pergamon’da ortaya çıkan heykelcilik stiline dayanır.

Böyle yüksek sanatsal niteliklere sahip bir eserin, bir kentin özel bir parçasının bulunduğu yerden alınıp, yapıldığı kültür ve zamanla hiçbir ilgisi olmayan yere götürülmesi ve hala ısrarla orada tutulması anlaşılır gibi değildir.

Hatta, deyim yerindeyse psikolojik olarak “hastalıklı bir durumdur”!

Üstelik Anadolu’nun eserlerini hiç arlanmadan, kaçırdıkları eserleri, kendi kültürlerinin bir parçası olarak “Prussierkulturbesitz “, “Prusya (Almanya’nın eski adı) Kültür Mirası” diye takdim edilip sergilenmesi bir başka travmatik durumdur.

Ana yapının iç duvarlarını çevreleyen, Zeus Sunağının Telephos frizlerinden koparılmış, muhtemelen Bergamalı bir genç model alınarak yapılmış mermer “baş” bu kaçırılmış parçalardan biridir.

İ.Ö.2.yüzyılın 2.yarısına tarihlenen bu eser 17 cm yüksekliğindedir.

Genç adam uzun yüzü, büzülmüş ve kıvrık dudakları ile düz yanakları arasında kurulmuş estetik bağlantıyla, düşünceli ve çarpıcı bir masumiyet ifadesiyle dünyaya bakmaktadır.

Alnına dökülmüş saçları ve hafif kısık gözleri bu ifadeyi desteklemektedir.

Mermer konuşur sanki!

Bunların yanı sıra frizlerin bir parçası olan başının üstündeki, muhtemelen sonradan yapılmış kireç yaması bu eserin Alman kaçakçıların elinde şöyle ya da böyle zarar gördüğünün işaretidir.

Böyle eserlerin kaçırıldığı yetmiyormuş gibi onun tamir adına tahrip edici işlemlere tabii tutulması ayıbın ötesinde bir kültür suçudur.

Güya korumak için götürülmüştü eserlerimiz!

Bu Bergamalı genç “Ident.Nr. T.I. 123” kayıt no’suyla Berlin Müze/Hapishanesinde tutukludur.

Bu ayıplı durumun sorumlusu, kaçakçılıkla ve şaibeyle onu Bergama’dan Berlin’e götürenlerdir.

Berlin Müzesi/Hapishanesinde tutanlardır.

Tamirat adı altında yapıp bozup, söküp takanlardır.

Tarihi eser kaçakçılığı ve hırsızlığı, onları elde tutmak taşınacak ahlaki bir yük değildir.

150 yıl önce Emperyalist Almanya’nın, memurları eliyle sebep olduğu bu durum çağdaş ve aydınlık düşünceli Alman yetkililerin ve aydınların eliyle, enternasyonal bir dayanışmayla sona erdirilmelidir.

Karıncaların kardeşleri ortaya çıkmalıdır!

ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!

(Kaynak: http://www.smb-digital.de/eMuseum, Database-Antikensammlung)

Sefa Taşkın
Dikili/İzmir

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.