Yanıyoruz!

Yayınlama: 06.08.2024
A+
A-

“Anan odun alacaağ mı oğlannn”

Küçükken bu lafı her duyduğumda yüzümde güller açardı hep..

Dağ köyü yakınındaki ormandan kesip, eşeğine yüklediği bi yük odunu ova köylerine satmak için getiren yörük kadınları, pazarlamanın en güzelinin çocuklarla yapılacağını keşfetmişlerdi sanırım yada benim kovboyluk hevesimi..

Sokağın başında görür görmez, eşeğin yularından tuttuğum gibi eve götürürdüm yörük kadınlarını.

O odunlar bizim eve inmeliydi.

Avlu kapıdan girer girmez, anam daha mutfaktan kafasını uzatmadan, odunları tutan urganın tilmeğini asılıverirdim. 

Eşeğin üstündeki odunlar yere düşünce sesi duyan annem hışımla “odun lazım değil Cennettt” diye avluya koşar ama artık olan olmuş, odunlar avluya inmiş, ben ise çoktan eşeğe binmiş, sokakta kovboyculuğa başlamış oluyordum.

Anamla sıkı pazarlığı bitiren Cennet’in “Yete gari oğlannn getge eşeği, daa köye gidecen ben ” demesiyle biten, o kısacık zaman diliminde eşek üstündeki bu Don Kişotluk, sanırım ömrümün kalanı da şekillendirmiş.

Her daim yel değirmenlerine karşı oluşum belki de bu çocukluk anılarından gelmekte..

Dağlardan binbir emekle, nacakla kesilip, eşeğe yüklenen, o bi eşek yükü odun, yörük kadınlarının bir haftalık çay, şeker, gıda ihtiyaçlarını karşılardı. 

Bazen salçayla, tarhanayla değiş tokuş olur ama evlerine bi eşek yükü gıda giderdi her hafta.

Sonra..

Sonra dağ köylülerine yasaklandı ormandan odun kesmek. 

Soluk aldırmadılar hiç.

O yörük kadınları da gelmez oldu bu nedenle..

Peki bundan sonra ormandan odun kesilmedi mi ?

Kesilmez mi hiç.

Ormanlar çoğaldı mı peki?

Çoğalsaydı bu iklim krizi olur muydu?

Bu kuraklık..

Bu sıcaklık..

Hepi topu bi eşek yükü odun kesmek yasaklandı ama ihalelerle satıldı bütün ormanlar..

Bi eşek yükü odun kesmesi yasaktı köylünün ama odun motorlarıyla ağacı kökünden kesip, kamyonlarla, tırlarla taşımak, ormanları köküne kadar kurutmak serbestti, çünkü ihaleyle odun kesmek “yasal”dı..

Madencilere, Gesçilere, Hesçilere, İmar rantçılarına geçti sonra araziler, ormanlar..

Köylüde kalsa gözü gibi bakardı o ormanlara. 

Sadece dalını keserdi kökünü kurutmazdı. 

Çünkü köylü rant bilmezdi, bi kilo salça tarhana yeterdi ona..

Bi de çay şeker oldu muydu..

Bugüne geldiğimizde ise her yerde ormanlar yanıyor, ağaçlar, canlılar, insanlar ölüyor..

Dünyamız ölüyor..

Ne için?

Daha fazla kazanmak için, rant için, avantadan gelen zenginliğe, zenginlik katmak için..

Dünyanın altını, üstünü, değerli ne var ne yoksa tüketiyorlar, tükeniyoruz..

Doğal yaşamı da bitiriyorlar..

Bitiyoruz..

Yel değirmenlerine karşı Don Kişotluk yapıyor hala küçük bir kesim..

Dünyayı savunuyorlar.

İyi ki..

Dalga geçiyoruz, eğleniyoruz onlarla, aklımızca küçümsüyoruz..

Altımızdaki eşek gidinceye kadar da sürecek bu..

Yada eşeğimiz bile gitti de haberimiz yok…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.